Bağımsızlığımızın sembolü olan İstiklal Marşı’nın kabulünün 93. Yıldönümü münasebetiyle 12 Mart 2014 Çarşamba günü 100. Yıl Kültür Merkezinde “İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma” programı düzenlendi.
Programa Vali Vahdettin Özcan, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Şakir Uslu, İl Emniyet Müdürü Ali Murat Dağlı, İl Milli Eğitim Müdür Vekili Halim Hıcıplı, İl Müdürleri, öğretmen ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda açılış konuşmasını yapmak için kürsüye gelen Sosyal Bilgiler Öğretmeni Yasin Çölgeçen “Büyük şair Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı, dünyadaki en haklı, en kutsal savaşlardan birini, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı verilmiş ilk kurtuluş savaşını, milli haykırışı, milli heyecanı, kısaca bir milletin kurtuluş destanını anlatan eşsiz bir eserdir.” diyerek İstiklal Marşımızın öneminden bahsetti.
Daha sonra konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen İl Milli Eğitim Müdür Vekili Halim Hıcıplı “Üstad, şahsiyetini sanatının önüne geçirmiş ender şairlerdendir. Doğruluğu ve vatana hizmeti ibadet kadar kutsal sayar, sözü bir senet kabul eder, mutlaka yerine getirirdi. Emeksiz kazanılan her şeyi haram bilir, çok çalışırdı. Alçakgönüllü ve sessizdi.
Bilgiçlik taslayanlardan nefret ederdi. Bu duygu ve düşüncelerle, İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 93. yıldönümü münasebetiyle, başta büyük önder Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını, yüksek ahlakı, özgürlüğe adanmış kahraman kişiliği, yaşadığı toplumun inanç ve mücadele azmini anlayan ve anlatan eserleriyle yarınlarımıza yol gösteren büyük fikir ve düşünce adamı merhum Mehmet Akif Ersoy’u, bir kez daha rahmet, minnet ve dualarla yâd ediyoruz” dedi.
İl Milli Eğitim Müdür Vekili Halim Hıcıplı’nın konuşmasının ardından Öğretmen Özge Teke ve Özgür Teke tarafından Mehmet Akif Ersoy’un hayatı anlatıldı, kişilik özelliklerinin yer aldığı kısa bir slayt gösterisi düzenlendi. Öğrenciler tarafından şiirler okundu. İstiklal Marşı’nın yazılışı, kabulü hakkında bilgiler verildi. İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy ile ilgili röportajlar katılımcılara izlettirildi. Program, “İstiklal Marşı” isimli oratoryo gösterisiyle sona erdi.
Vali Vahdettin Özcan program sonrasında öğretmenlere ve öğrencilere karanfil dağıtarak tebrik etti.
İstiklal Marşı’nın Kabulünün Doksanüçüncü Yıldönümü Konuşması
Bugün İstiklal Marşımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabulünün doksan üçüncü yıldönümü… Bundan doksan üç yıl önce gerçekleşen bu önemli olayı ve milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u anmak için burada bulunuyoruz.
19. yüzyıl, dünyada milliyetçilik akımının hızla yükseldiği, bağımsızlık, vatanseverlik, yurda duyulan sevgi bağlılık ve özlemi ifade eden milli marşların birbirinin peşi sıra ortaya çıktığı çok hareketli bir dönem olmuştur.
Kurtuluş Savaşı’nı yapan milletimizin, özgürlük heyecanını yansıtan, milli coşku ve sevinci besleyip doruğa yükselten, özgüven ve moral aşılayan bir milli marşa 1920’li yıllarda, ihtiyacı çok fazlaydı.
Birinci İnönü Savaşı’nın kazanılmasıyla zamanın Genelkurmay Başkanı İsmet İnönü, askerin moralini yükseltmek, cesaret aşılamak, şehit ve gazileri onurlandırmak, zafere ulaşmak için, milli marşımızın olması gerektiğini belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı 500 lira ödüllü bir şiir yarışması tertip etti. İçlerinde Kazım Karabekir’in de bulunduğu 734 şairin hiçbirinin eseri birinciliğe layık bulunmadı.
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver teklifi, Mehmet Akif Ersoy’a götürdü.
Mehmet Akif Ersoy 1921’in soğuk kış aylarında maddi sıkıntı içindedir, cebinde borç aldığı iki lira vardır, ölen arkadaşının çocuklarına kapısını açmış, şair bu haldeyken dahi “500 lira ödül konuldu.” diye yarışmaya katılmayı reddedecek kadar örnek bir davranış ve insanlık gösterir,
“Bu marşı ancak sen yazarsın.“ denilince mahçuplaşan, “Ödülü almamak ya da bir vakfa bağışlamak şartıyla yarışmaya katılabilirim.”
diyecek kadar saygıdeğer kişilik örneğidir bu faziletli davranış…
48 saatte İstiklal Marşı’nı yazan büyük şairin eseri, olağanüstü heyecan ve coşkuyla karşılanmış, TBMM’de duyulan heyecan seli nedeniyle şiirin okunuşu alkışlarla kesintiye uğramış, art arda 3 kez okunarak kabul edilmiştir. Ödül şehit ailelerine verilmek üzere Darülmesai adlı hayır kurumuna aktarılmıştır.
Şiir önce farklı bestelerle söylenmiş, 1930’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör tarafından bugünkü şekliyle bestelenmiştir.
Atatürk bu şiiri çok beğendiğini önemle vurgulamış; özellikle “Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal.”dizelerinin kendisini çok etkileyip duygulandırdığını söylemiştir.
Tıpkı İstiklal Marşı’nda olduğu gibi;
-O’nun şiirlerinde milletinin hüznü ve sevinci temel konudur.
-Balkan facialarına gözyaşı döken O’dur.
-İstiklal Savaşı’nda, yurdun çeşitli yerlerinde milli ruhu canlandıran konuşmalar yapan, Sevr Paçavrası’nın bozulacağını müjdeleyen O’dur.
Bursa’nın işgali üzerine milletimizin duyduğu matemi “Bülbül” şiirinde dile getiren O’dur.
Doğacak hürriyet ve istiklali terennüm eden, ölmez İstiklal Marşı’nı Kahraman Ordumuza ithaf eden de O’dur…
Üsdat, şahsiyetini sanatının önüne geçirmiş ender şairlerdendir. Doğruluğu ve vatana hizmeti ibadet kadar kutsal sayar, sözü bir senet kabul eder, mutlaka yerine getirirdi, emeksiz kazanılan her şeyi haram bilir, çok çalışırdı, alçakgönüllü ve sessizdi, bilgiçlik taslayanlardan nefret eder, gerçek Müslümanlığı anlayamamış kişileri sert biçimde eleştirir, bunları baş belası olarak görürdü. Asla yaranmaya çalışmaz hiçbir şey için küçülmezdi.
Büyük şair ömrünün son yıllarında Mısır’a gitmiş, orada hasta ve yorgun düşmüştü, 27 Aralık 1936’da Hakka yürüdüğünde saat 15.45’i gösteriyordu.
Şairin cenaze töreni sade bir şekilde oldu, Kuran’ı Kerim ve İstiklal Marşı’yla defnedildi… Bu duygularla İstiklal şairi Büyük Ustada Allah’tan rahmet diliyor; aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor, ruhu şad olsun diyorum.
Halim Hıcıplı
Çankırı İl Milli Eğitim Müdür Vekili