Milletler yetiştirdikleri büyük evlatlarıyla geleceğe ışık tutarlar. Köklerinden aldıkları bilgi birikimini ve tecrübesini o ana ve geleceğin şartlarına adapte ederek ilerlerler ve yükselirler. Yetiştirdikleri dava adamları onlara yol gösterir, rehberlik eder, vizyon ortaya koyar. İşte, milletimize vizyon kazandıran, ufuk açan büyük dava adamlarından birisi de İstiklal Marşımızın Şairi Mehmet Akif Ersoy’dur.
Mehmet Akif, şair olmasının yanında fikirleri ve eylemleri ile bir aksiyon adamıdır. O, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” ilahi emri doğrultusunda hareket eden kişilik abidesidir.
Mehmet Akif, yaşadığı çağdaki gelişmeleri yakından takip etmiş, ileri görüşlü bir kişidir.
Mehmet Akif, Avrupa’nın teknoloji vi bilimini almayı savunurken onların örf ve adetlerine karşı çıkmış, şuurlu bir dindar ve vatanseverdir.
Mehmet Akif, İslam’ın ilme ve medeniyete engel olmadığını, bilakis bilgiyi ve ilerlemeyi emrettiğini özellikle belirtmekte, “İlim Müslümanın yitiğidir, nerede bulursa alsın.” “İki günü eşit olan ziyandadır.” hadislerini, Asım’ın şahsında bütün Türk Gençliğine anlatmaktadır.
Mehmet Akif’in yazdığı İstiklal Marşı, tarihimizin en önemli dönemeçlerinden biridir. Marşın kabulünden sonra Meclis Muhasebecisi Necmettin Bey, kanunen yarışmayı kazanana verilecek olan 500 lirayı vermek isteyince Akif Bey maddi sıkıntılar ve ihtiyacı olmasına rağmen kabul etmemiş: “Bu marş milletin malıdır, benim millete karşı en büyük vazifem budur” demiştir.
İstiklal Marşı tarihten silinmek istenen bir milletin milli ve manevi değerlere sarılarak Milli Mücadeleyi kazandığının destanıdır.
İstiklal Marşı, İstiklal mücadelemizin belgesidir.
İstiklal Marşı manevi tarihimizdir.
Çankırı’mız açısından önemli olan şu anekdotu anmadan geçmemek gerekir. Milli Şairimiz Mehmet Akif’in 15 Ekim 1920 Cuma günü Çankırı’mızda halk arasında Büyük Camii olarak bilinen Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı Ulu Camii’nde vaaz etmiştir. Vaazında;
Muhterem Müslümanlar, Aziz Çankırı’lılar!
Allah’a hamd-ü senalar olsun. Aylardan beri Cuma namazını kılma fırsatını Çankırı’da buldum. İstanbul ve civarında kılamadım. Çünkü o yörelerde kâfirlerin bayrağı dalgalanıyordu. O bayrağın altında kâfirin kölesi idik. Rabbül Alemin Müslümanlara köleliği haram kılmıştır. Kölenin (Cuma) namazı kabul değildir. Hürriyetinizi kazanacak, sonra cumaya koşacaksınız. Kâfirin bayrağı altında Halifelik kuru bir sözden ibarettir. Halifelik İslam bayrağı altında olur. Yoksa Halifede bir köledir. Allah’ın reddettiği bir haleftir. Öyleyse Müslüman için evvela hürriyet, sonra ibadettir. (Hatırat: s.183) Hatırat şöyle devam ediyor: (Mehmet Akif’in) sözü hıçkırıklarla boğazına tıkanarak, gözyaşları ile dua ediyor. Çankırı’lılar ağlamış, ağlamak nedir? Namazdan çıkan evine koşmuş, hazırlığını yapıp askerlik şubesine koşmuş, Çankırı’dan toplanan gönüllüler ile birlikte Kafkas Topçu Birliğine katılımları (Hatırat s. 198 de ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.
Mehmet Akif ve İstiklal Marşımızı anlamak, bu vatanı ve milleti anlamaktır. Bu değerlerimiz anlaşılmadan ne geçmişimizi ne de geleceğimizi anlayabiliriz.
Akif merhum ne güzel söylemiş:
Artık ey milleti merhume, sabah oldu uyan,
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan.
Ne kürtlük ne de Türklük kalacak aç gözünü,
Dinle Peygamberi Zişanın İlahi sözünü.
Veriniz baş aşa, zira sonu hüsra-ı Mübin,
Ne hükümet kalıyor ortada, billahi ne din.
“Medeniyet!” size çoktan beridir diş biliyor,
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Mehmet Akif ERSOY
Hazırlayan: Uğur DEMİREL
Çankırı İl Müftü Yardımcısı
Kaynak:Bizim Çankırı