51. Altın Portakal Film Festivali, sansür kriziyle başlayıp artçı sarsıntılarla sürse de yarışma bölümü önceki yıllara nazaran belli bir seviyenin üzerindeydi. Ulusal Uzun Metraj Yarışması’nda taşra meselesi iki filmle sürgün verirken, ‘Facebook gençliği’, kentsel dönüşüm, dindarlığın değişen halleri, Kürt sorunu, hükümetin çevre politikası ve kadın-erkek ilişkileri bu yılki temalar arasındaydı.
Sansür kriziyle başlayıp içinden TOMA geçen bir festivale dönüşse de 51. Altın Portakal’ın film seçkisi son yıllara nazaran belli bir seviyenin üzerindeydi. Test, Mahkeme, Turist, Macondo, Her Şeye Rağmen gibi güçlü ve tescilli filmlerin yer aldığı Uluslararası Yarışma’da jürinin işi daha zor. Festivalin can damarı Ulusal Uzun Metraj Yarışması ise nicedir görmediğimiz bir kaliteye sahipti. ‘İyi Biri’ ile ‘Kumun Tadı’ hariç tutulursa kalan 10 film, bu akşamki ödül töreninde bir şekilde sahne alabilecek yapımlar.
Yerli filmlerde ‘kadim’ derdimiz taşra, iki filmle sürgün verdi bu yıl. Onun haricinde, Kürt sorununun şehre indiği, ‘Facebook gençliği’nin dünyasına ortak olduğumuz, ‘sanat kimin içindir’ tartışmasını gülerek hatırladığımız, ‘Doğanın mutlaka intikamını alacağı’nı gördüğümüz, dindarlığın değişen halleriyle yüzleşip kadın-erkek ilişkilerinin çetrefilli durumlarına daldığımız, hükümetin çevre ve kentsel dönüşüm projelerindeki hayatî yanlışları izlediğimiz bir Altın Portakal geçti bu yıl.
Murat Düzgünoğlu’nun ikinci filmi ‘Neden Tarkovski Olamıyorum?’, ilkeler ve hayat şartlarının dayatması arasında yalpalayan bir yönetmenin iç dünyasını yansıtıyor. Otobiyografik unsurlara sahip film, ilkyarısına oranla ikinci yarısında durağanlaşıp patinaja başlayınca enerjisini de kaybediyor. Tansu Biçer’in performansıyla ödül listesinde yer alabilir.
‘Oflu Hoca’yı Aramak’, seyircinin coşkulu alkışıyla karşılandı. HES ve rant karşıtı, Karadeniz sevdalısı film, hükümetin çevre ve inşaat politikalarına yaptığı sert eleştiriler nedeniyle İskender Pala’nın da yer aldığı, Yılmaz Erdoğan başkanlığındaki jüriyi zorlayabilir. Halk Jürisi ödülüne yakın duran film, ana jüriden de ödül alırsa ‘cesur’ bir hareket olarak kayıtlara geçer.
Venedik’ten jüri özel ödülü alan ‘Sivas’, taşrada geçen sert bir büyüme öyküsü anlatıyor. Köpek dövüşü sahneleriyle tepki çeken film, sinemamızın taşraya bakışındaki bilinen kodlardan farklı bir yol izliyor. En iyi ilk film ödülünün en güçlü adayı olan ‘Sivas’, yönetmeni Kaan Müjdeci ile harikulade çocuk oyuncusu Doğan İzci’ye de ödül getirebilir. En İyi Erkek Oyuncu dalında ‘Balık’ta Bülent İnal, ‘Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’da Erdal Beşikçioğlu ve ‘Çekmeköy Underground’da Can Sipahi öne çıkan isimler. En büyük rakipleri ise ‘Sivas’ın çocuk oyuncusu Doğan İzci.
‘Çekmeköy Underground’, zamanını yakalayan bir film. Arabesk rap ile uğraşan gençler üzerinden, kentsel dönüşümün aynı zamanda demografik bir dönüşüm olduğunu gösteriyor. Birtakım teknik sorunlarının yanı sıra senaryo boşlukları da göze batan film, en iyi müzik ödülüne adını yazdırabilir. Bu filmdeki Ferhat rolüyle Barış Gönenen de yardımcı erkek oyuncu ödülünün en güçlü adayı.
Kutluğ Ataman imzalı ‘Kuzu’, en iyi film, yönetmen, senaryo ve kadın oyuncu (Nesrin Cavadzade) dallarında öne çıkan bir yapım. Erzincan’ın bir köyünde gerçekleşen sünnet düğününü, mitolojik Medea karakteri ve dini kurban motifleriyle harmanlayan film, karakterleri ve replikleriyle de Yeşilçam sinemasıyla sıkı bir bağ kuruyor.
Guruldayan Kalpler, Yılmaz Erdoğan’ın seveceği tarzda bir komedi olsa da, sanat-halk tartışması biraz yüzeysel kalıyor. Ancak bu filmdeki performansıyla Algı Eke, ‘Kuzu’daki Nesrin Cavadzade ile birlikte en iyi kadın oyuncu için yarışabilir. Onur Ünlü’nün aylar önce vizyona giren ‘İtirazım Var’ filminin yarışmada yer alması her yönüyle ilginç bir karar. İstanbul Film Festivali’nde de ödüller almış olması, jürinin ödül değerlendirmesinde filmi ‘ikinci tercih’ olarak bırakabilir. Bu faktörler devreye girmezse ödül listesinin önemli bir adayı.
Derviş Zaim’in ‘Devir’ ile başladığı insan-doğa ilişkisinin ikinci adımı ‘Balık’, Bülent İnal’ın oyunculuğunun yanı sıra bir özel ödülü de evine götürebilir. Yaşamboyu Onur Ödülü almak için festivale gelen Abbas Kiyarüstemi de ‘Balık’ filminin galasına katılarak hoş bir sürpriz yaptı. İranlı usta yönetmen, dün de festival kapsamında bir ustalık sınıfı (masterclass) gerçekleştirdi.
Kürt sorununu şehre, İstanbul’a taşıyan ve slogana, sömürüye yüz vermeyen inceliği ile insan hikâyesini öne çekerek Kürt sineması içinde farklı bir yerde duran ‘Annemin Şarkısı’ ise senaryosundaki sorunlara rağmen ödül listesinin doğal adayı. Her zaman olduğu gibi, asıl olan jürinin listesi…