Çankırı Karatekin Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Dekanı, Tarih bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Beşirli, Milli Eğitim Şurası sonrasında gündeme gelen Osmanlıca dersinin okullarda okutulması konusuna değindi.
“Osmanlı Türkçesi konuşma dilinden öte bir alfabe olayıdır” diyen Beşirli, ” Yani Latin alfabesi yerine Arap asıllı alfabeyi kullanmaktır. Dolayısıyla yeni bir dil söz konusu değildir. Bugün Yunanlılar kendi tarihi ve kültürel geçmişlerinin dili olan eski Grekçeyi okullarında mecburi ders olarak okutuyorlar. Aynı zamanda Avrupa’da da Latince dersleri mecburidir. Çünkü kültürlerinin kökeni Latinceye dayanıyor. Bizim de medeniyetimizin ve kültürümüzün kökenini oluşturan Osmanlı Türkçesini öğretmemizde hiçbir sakınca olmadığı gibi bilakis muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için mecburuz” dedi.
Gerçekleştirilecek olan çalışmanın önemine de değinen Beşirli, “Yeni çalışma ile 1928 yılı öncesi ile sonrası arasında kopan ilişkiyi yeniden sağlayacaktır” dedi.
Osmanlı Türkçesini öğrenmenin zor olmadığını da aktaran Beşirli, “Önemli olan bunun alt yapısını düzgün hazırlamaktır” dedi.
Dersleri kimin vereceği konusunda da bilgi veren Beşirli, “Bunun eğitimi yıllardır üniversitelerimizin Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Bilgi ve Belge Yönetimi bölümlerinde zorunlu, diğer bölümlerde seçmeli olarak verilmektedir. Bu bilimsel bir zorunluluktur. Bunun alt yapısının lisede verilmesi gereklidir. Bazı bilim insanları, Osmanlı yazısında çeşitlilikler olduğunu, bunları öğrenmenin zor olduğunu söyleyerek liselerde Osmanlı Türkçesinin öğretilmesine karşı çıkmaktadırlar ki bu yaklaşımı, bilimsel bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Çünkü lise eğitimi, temel eğitim ile üniversite eğitimi arasındaki geçiş dönemi eğitimidir. Bu dönemde öğrencinin öğrendiği bilgilerle ufku açılıp kabiliyetine göre üniversiteye yönlendirme yapılmalıdır. Yani lise eğitimi ihtisas/uzmanlık eğitimi değildir. Bir başka ifadeyle, öğrenci lisede kimya okumakla kimya uzmanı, matematik okumakla matematik uzmanı, tarih okumakla tarih uzmanı, edebiyat okumakla edebiyat uzmanı olmuyor ki, Osmanlı Türkçesi okumakla Osmanlı Türkçesi uzmanı olsun” dedi.
Osmanlıcanın Liselerde zorunlu olması gerektiğini de vurgulayan Beşirli, “Osmanlı Türkçesi dersinin liselerde okutulmasının, öğrencinin kültür ve medeniyetini öğrenmede farkındalığını arttıracak, tarihiyle, edebiyatıyla, kültürüyle, medeniyetiyle bağını kurmasına katkı sağlayacaktır. Bunun için biz Osmanlı Türkçesinin liselerde okutulmasının zorunluluğuna inanıyoruz” dedi.
Beşirli konuşmasının sonunda ise, “Türklerin İslamiyet’i kabulüyle beraber girdikleri ortak İslam kültür ve medeniyeti, Arapça ve Farsçadan aldıkları kelimelerle Türkçenin yeni bir dönemini oluşturdu ki biz buna genel anlamda Osmanlı Türkçesi diyoruz. Bugün yanlış olarak kullanılan Osmanlıca, aslında Türkçenin tarihi süreci içerisindeki bir döneminin adıdır.
Arap asıllı Türk alfabesiyle bin yıldan fazla bir süredir zengin bir kültür, medeniyet, sanat ve bilgi birikimi oluşturuldu. Bu birikimin varlığı asla yadsınamaz. Ancak 1928’deki harf inkılabı ile tarihi bu birikimimiz arasında bir duvar oluştu. Yeni yetişen nesiller duvarın arka tarafından mahrum kaldılar. Geçmişleriyle bağlantı kuramadılar.
Japonlar, Çinliler, Avrupa milletleri başta olmak üzere bugün dünya üzerine baktığımızda modern toplumların hep tarihleriyle bağlantı içerisinde olduklarını görüyoruz. Bizim de tarihimizle yeniden bağımızı kurmak ve geliştirmek zorunda olduğumuz açıktır” dedi.